Kabine Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ramazan'da alınacak tedbirleri açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan "Ramazan ayının ilk iki haftasında tedbirleri biraz daha sıkılaştırarak kısmi kapanma uygulanmasına geçiyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarından satırbaşları;
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kamuda saat 16.00 bitecek şekilde dönüşümlü esnek mesai yeniden yaygınlaştırılacak. Hamileler ve kronik hastalığı olan ve 10 yaş altı çocuğu bulunan kadın personel idari izinli sayılacak. Özel sektör firmaları bu yönde teşvik edilecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Düğün nişan kına vb. tüm toplantılar bayram sonrasına kadar ertelendi.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Yeme içme hizmeti veren mekanlar faaliyetlerine bayram sonrasına kadar ara verecek. Lokantalar sadece belirlenen saatlerde paket servis hizmeti verecek.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hafta sonu sokağa çıkma sınırlaması sürerken hafta içi sokağa çıkma sınırlaması saatleri akşam 19.00 ila sabah 05.00 arasında düzenlenmiştir.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ramazan ayının ilk iki haftasında tedbirleri biraz daha sıkılaştırarak kısmi kapanma uygulamasına geçiyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir süre önce ara verdiğimiz 65 yaş üstü ve 18 yaş altının şehir içi toplu taşıma araçlarını kullanma sınırlamasını getiriyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Sokağa çıkma saatlerinde zorunlu haller dışında şehirlararası seyahatlere izin verilmeyecek. “
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu.
Son Kabine Toplantısından bu yana Türkiye açısından önemli bir dizi uluslararası programa katıldığını kaydeden Erdoğan, önceki hafta Türk Konseyi Devlet Başkanları Zirvesi'ne katıldığını hatırlatarak, şunları söyledi:
“Türk Konseyi Devlet Başkanları ile çevrim içi gerçekleştirdiğimiz zirvede; sağlıktan ticarete geniş yelpazede iş birliğini ilerletmenin yollarını aradık. Tam ve gözlemci üyelerin yanı sıra Türk konseyine katılmak isteyen çok sayıda ülke bulunuyor. Artık bu oluşumu uluslararası bir örgüt haline getirmemizin zamanının geldiğini görüyoruz. Konsey bünyesinde kurulan çok sayıda yapı ile üzerinde çalışılan vizyon belgesi çok daha güçlü bir kurumsallaşma ihtiyacını ortaya koyuyor. Bu hususta diğer devlet başkanları ile mutabık olduğumuzu memnuniyet ile müşahede ediyoruz. Salgın şartlarının el vermesi halinde Kasım ayında Türkiye'de ev sahipliği yapmayı planladığımız 8'inci olağan zirvede bu doğrultuda somut adımları atacağız. İstanbul'da prestijli bir tarihi binayı konseyin ve ilerde kurulacak yapının yönetim ihtiyaçlarını karşılamak için hazırladık.”
Geçtiğimiz hafta AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'i Türkiye'de ağırladıklarını anımsatan Erdoğan, “Gümrük Birliği'nden Vize Serbestisi'ne, Doğu Akdeniz'den Ege ve Kıbrıs'a, 18 Mart Mutabakatından güncel gelişmelere kadar çok geniş bir yelpazeye dayanan bu gelişmenin ilişkilerimiz bakımından yeni bir dönüm noktası teşkil etmesini umuyoruz. Bu ortak konu başlıklarının yanı sıra muhataplarımızın gündeme getirdiği hususlarla ilgili kendilerini detaylıca bilgilendirdik. Türkiye, AB ile ilişkilerinde daima samimi ve şeffaf olmuştur. En başından beri, AB'ye tam üyelik için gerekli şartları karşılayacak adımları attık. Demokratik ve ekonomik kriterler bakımından bizden sonra başvurduğu halde hızla birliğe üye yapılan ülkelerin çok önünde olduğumuz gerçektir. Son olarak 18 Mart Mutabakatı çerçevesinde üzerimize düşenleri yerine getirerek Avrupa'nın ciddi siyasi ve ekonomik krizlere yol açacak bir düzensiz göç akınına uğramasının önüne geçtik. Avrupa ülkelerinde salgın sürecinde yaşanan toplumsal kargaşalar karşısında verilen demokrasiye ve hukuk devleti ilkelerine aykırı tepkiler Türkiye'ye yönelik çifte standardı bir kez daha gözler önüne sermiştir. Terörle mücadele başta olmak üzere Avrupa ile mukayese edilemeyecek pek çok tehditle karşı karşıya bulunan Türkiye'ye yöneltilen ithamların ilkesel temeli olmadığını her fırsatta muhataplarımıza anlatıyoruz. Biz hala Avrupa Birliği tam üyelik hedefine ve bu çerçevedeki taahhütlerimize bağlıyız. Avrupa Birliği'nden tek talebimiz üyeliği kabul edilen diğer ülkelerle aynı süreçlere ve uygulamalara tabi tutulmamızdır. Türkiye'nin demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, ekonomide güven ve istikrar gibi hususlardaki gayretleri, öncelikle kendi vatandaşlarının hak, özgürlük ve refah seviyesini yükseltmeyi amaçlamaktadır. Bu süreci AB ile beraber yürütürsek çok daha memnun kalırız. Aksi halde biz kendi vatandaşlarımız için en iyisi en hayırlısı en faydalısı neyse onu yapmayı zaten sürdüreceğiz” dedi.
Bangladeş'in ev sahipliğinde çevrim içi gerçekleştirilecek Gelişen Sekiz Ülke (D-8) Teşkilatının 10'uncu Zirve Toplantısı'na katıldığını söyleyen Erdoğan, “D-8'i çeyrek asırlık geçmişine rağmen hala hak ettiği yere gelememiş bir yapı olarak görüyoruz. Bu teşkilat, savaşın yerine barışın, çifte standardın yerine adalet ve kalkınmanın, sömürü yerine paylaşımın, özgürlük ve demokrasinin hakim kılınması gibi ulvi değerler esas alınarak kurulmuştur. Dünyanın bu değerlere olan ihtiyacı açıkça ortadadır. Bu anlayışla Türkiye olarak çoğunluğu gençlerden oluşan yaklaşık 1,1 milyarlık bir nüfusu temsil eden D-8'i güçlendirmek için her türlü gayreti gösteriyoruz. Teşkilatın yeni üyeler ve ortaklarla güçlendirilerek ticari ilişkilerini genişleterek sosyal ve kültürel yakınlaşmayı artırarak hem kendi mensuplarına hem de insanlığa çok hayırlı hizmetler verebileceğine inanıyorum” diye konuştu.
Geçtiğimiz Cuma günü Rusya Devlet Başkanı Putin ile turizmden Ukrayna krizine, Suriye'den Karabağ'a kadar pek çok konuyu ele aldıkları verimli bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, “Rusya ile şartlar ne olursa olsun açık tuttuğumuz diyalog kanallarının bölgemizdeki krizlerin tehlikeli boyutlara ulaşmadan önüne geçilmesi hususunda başarılı sonuçlara vesile olduğuna inanıyorum. Bu güçlü etkin ve yapıcı diplomasi iş birliğinin bölgemizdeki ve dünyadaki birçok sorunun çözümü için de iyi bir örnek teşkil ettiğini düşünüyorum” dedi.
Ertesi gün de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'i İstanbul'da ağırladıklarını hatırlatan Erdoğan, “Zelenskiy ve heyeti ile Rusya ile aralarında tırmanan Donbass krizi başta olmak üzere ikili ve bölgesel pek çok meseleyi değerlendirdik. Kırım konusundaki ortak hassasiyetimizi bir kez daha paylaştığımız bu görüşmede iki ülke arasındaki serbest ticaret anlaşmasını da biran önce imzalama hususunda mutabık kaldık. Zelenskiy'den, Tatar kardeşlerimizin Kiev'de gerçekleştirmeyi planladıkları konut projesi ve cami ve inşaatı ile ülkemizin yeni büyükelçilik binası hususunda da destek istedik. Karadeniz'in iki yakasındaki Türkiye ve Ukrayna'nın ilişkilerini geliştirme yönünde atacakları her adımın bu iki ülke yanında bölgenin barışı ve huzuru içinde önemli olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Pazar günü ise Uluslararası Demokratlar Birliği'nin kadın ve gençlik kolları yönetimleri ile bir araya gelerek Avrupa'daki vatandaşlara verdikleri hizmetleri değerlendirdiklerini kaydeden Erdoğan, görüşmeye ilişkin şunları söyledi:
“Yaklaşık 60 yıl önce misafir işçi olarak gittikleri Avrupa'da bugün 6 milyonluk bir temsil gücüne ulaşan vatandaşlarımızın siyasetten ekonomiye, bilimden sivil topluma kadar her alanda gösterdikleri başarıyı takdirle takip ediyoruz. Karşılaştıkları tüm zorluklara, ayrımcı ve ırkçı muamelelere rağmen Avrupa'da kalıcı olduklarını ortaya koyan vatandaşlarımızın her konuda yanlarında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. Uluslararası Demokratlar Birliği'ni, Avrupa'daki vatandaşlarımızın hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde yürüttükleri kararlı mücadelenin en önemli temsilcilerinden biri olarak görüyoruz.”
Dün ise Libya Milli Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe'yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ağırladıklarını belirten Erdoğan, Libya'nın önemine dikkat çekerek şunları söyledi:
“Libya bizim için herhangi bir ülke değildir. Yaklaşık 500 yıllık kadim ilişkilere sahip olduğumuz Libya'nın barış, huzur ve esenlik içinde yaşamasını en az kendi bekamız kadar önemsiyoruz. Libya ile ortak tarihimizden aldığımız güçle geleceğimizi inşa ediyoruz. Bu ülkenin egemenliğine, toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine yapılan saldırılar karşısında Libyalı kardeşlerimizin yanında yer almaktan hiçbir zaman sarfınazar etmedik. Verdiğimiz destek sayesinde Libya'nın yeniden istikrar ve huzur yoluna girmesini sağladık. Dibeybe ile yaptığımız görüşmede kendisine Milli Birlik Hükümeti'nin ülkenin tamamında egemenlik kurması için her türlü desteği vereceğimizi ifade ettik. Uluslararası toplumdan beklentimi ise darbecileri bir kenara bırakarak Libya'nın meşru yönetiminin yanında yer almalarıdır. Libya'nın yaralarının sarılması, yenide mimarı, kalkınması ve geleceğine güvenle bakabilmesi için kardeşlerimize her türlü katkıyı yapmaya devam edeceğiz.”
Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada izlediği yapıcı politikaları tüm taraflar için somut ve hayırlı neticelere ulaştırmak amacıyla yoğun gayret gösterdiklerine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülke içinde de bir yandan salgınla mücadelemizi devam ettirirken diğer yandan da demokrasi ve kalkınma hedeflerimize doğru kararlılıkla yürüyoruz. Hukuk ve ekonomi reformlarıyla ilgili takvimleri yakından takip ediyor adım adım hayata geçiriyoruz. Ülkemizi yeni ve sivil bir anayasa kavuşturma gayretlerimizi titizlikle ve sabırla devam ettiriyoruz. Sınırlarımız içinde güvenliği tahkim etmek, sınırlarımızı hassasiyetle korumak ve sınırlarımız ötesindeki önleyici harekatlarımızı sürdürmek suretiyle Türkiye'nin bir daha terör tehdidine maruz kalmamasını sağlıyoruz” dedi.
Ekonomide üretim tarafında işlerin gayet iyi gittiğini, ihracatta her ay rekorlar kırıldığını vurgulayan Erdoğan, “Fabrikalarımız mal yetiştirmek için çalışıyor. Organize Sanayi Bölgeleri başta olmak üzere tüm üretim merkezlerinde gözle görülür bir hareketlilik var. Taleplere yetişebilmek için sürekli yeni yatırımlar, kapasite genişletmeler, ilave istihdamlar yapılıyor. Üreticilerimizin yeni makine tedarikindeki lojistikleri, hammadde ve ara malındaki küresel sıkıntılar olmasa çok daha büyük atılımlar gerçekleştirebileceklerini biliyoruz” diye konuştu.
“Türkiye'nin reel ekonomik durumunu asla yansıtmayan finansal dalgalanmaların üstesinden gelecek tedbirlerimizi kararlılıkla uyguluyoruz” diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, “Bu çerçevede verdiğimiz mücadeleyi kısır kampanyalarının aracı haline dönüştürmeye çalışanları hiç değilse böyle kritik bir dönemde ülkelerinin ve milletlerinin yanında saf tutmaya davet ediyoruz. Türkiye'nin terör örgütleriyle, darbe heveslileriyle, ekonomik tetikçileriyle, siyaset mühendisleriyle sosyal kargaşa çıkartma gayretleriyle mücadelesinde gerçekten kritik bir safhaya geldik. Artık 2023 hedeflerinin sembolü haline geldiği bu mücadeleyi kazandığımızda önümüzde daha aydınlık bir dönemin kapıları açılacak. Aksi bir durumda ise Türkiye'yi yeniden 1970'lerin, 1990'ların kaotik devrine geri döndürmek isteyenlere gün doğacaktır. Ancak birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, hedeflerimize sahip çıkarak aşabileceğimiz bu mücadelenin önünü tıkamak isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz” açıklamasını yaptı.
Salgın sebebiyle işleri aksayan tüm kesimleri desteklediklerini söyleyen Erdoğan, “Özellikle de hizmetler sektöründe yaşanan sıkıntıları yakından takip ediyoruz. Salgın tedbirleri sebebiyle faaliyetlerine ara vermek veya sınırlandırmak zorunda kalan esnafımızı pek çok başlık altında destekliyoruz. Bugüne kadar sadece sosyal koruma kalkanı başlığı altında verdiğimiz karşılıksız desteklerin tutarı 60 milyar lirayı aşmıştır. Buna rağmen esnaflarımızın biran önce eski düzenlerine dönmek istediklerinin de farkındayız. Bilhassa turizm sektörü, tüm hazırlıklarını tamamlamış vaziyette, şartların normale dönmesini bekliyor. Hükümet olarak her kesimden insanımızı destekleyerek bu zor günleri rahatça geçirmelerini temin etmenin yollarını arıyoruz. Ciro katkısından kira yardımına, uygun şartlarda kredi imkanından çeşitli başlıklardaki hibelere kadar pek çok yol ve yöntemle esnaflarımıza sahip çıkıyoruz. İstihdamın sürdürülmesi ve artırılmasını temin için verdiğimiz teşvikler sayesinde bu alanda altından kalkılamayacak yıkımlar yaşanmasının önüne geçtik. Emeklilerimizin durumunu her fırsatta iyileştirecek adımlar atıyoruz. Salgın sürecinde hayata geçirdiğimiz paketlerden biri de geçmişte 66 liradan başlayan en düşük emekli maaşını bin 500 liraya çıkarmaktı. Çiftçilerimize bu yıl için 24 milyar liralık destek bütçesi ayırdık. Bununla yetinmedik, sezonu geçmek üzere olduğu için ürünleri depolarda çürüme tehlikesi ile karşı karşıya olan patates ve soğan üreticilerine de geçtiğimiz günlerde bir müjde verdik. Bu ürünlerin belirli bir kısmını Toprak Mahsulleri Ofisi vasıtasıyla satın alarak ihtiyaç sahibi ailelere ücretsiz hibeye başladık. Önemli üretim merkezleri olan Niğde, Eskişehir ve Ankara'da son 3 günde yaklaşık 7 bin 500 ton patates ve kuru soğan alınarak 15 ilimize sevk edilmiştir. Satın alma ve dağıtım işlemleri önümüzdeki günlerde de sürecektir” dedi.
KAYNAK: İHA